8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Aliağa'da Kadınlar bir araya gelerek yürüyüş yaptı ve bildiri okudu.

Gözden kaçırmayın

Kınık'ta 8. Hasat Festivali Coşkuyla Sona ErdiKınık'ta 8. Hasat Festivali Coşkuyla Sona Erdi

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde bir araya gelerek yürüyüş düzenledi ve basın açıklamasında bulunuldu. 

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını Fatoş Dede okudu.

Fatoş Dede'nin okuduğu basın açıklaması; "Yoksulluk, şiddet, sömürü ve savaşın kadınlar üzerinde yarattığı yıkıma karşı, yaşam hakkımızı savunmak için buradayız. Dünyanın dört bir yanında kazanılmış haklarını gasp etmeye çalışan iktidarlara karşı eşit, özgür bir yaşamı kazanmak için sokakları, meydanları dolduran tüm kadınlarla birlikte eşitlik ve özgürlük için buradayız.  Ülkeler, kentler, sokaklar, haneler, işyerleri, fabrikalar, hastaneler, okulları kadınlara dar eden erkek egemen düzene karşı dayanışmamızla, mücadelemizle buradayız.  8 Mart’ın 107 yıllık tarihinden aldığımız güçle buradayız.

Tüm dünyada  faşist - gerici iktidarlar aileyi temel  alan politikalarla kadınların kazanılmış haklarını  hedefe koydu. Türkiye’de iktidar ise kutsal aile adı altında baskıcı rejimine meşruiyet sağlamak için kadınların kazanılmış haklarına pervazsızca saldırıyor. Bir yanda tekelci kapitalizmin güncel çıkarları doğrultusunda sözde kadın istihdamını artırma hedefi ve iş ve aile yaşamını uyumlaştırma adı altında kısmi, uzaktan, geçici işlerle kadınlar için çalışma yaşamını daha fazla esnekleştirme planları yapıyor. Diğer yanda makbul ve itaatkar kadın yaratmak üzere kadınların eşitlik ve şiddetten koruma adına ne kadar hakları varsa ortadan kaldırmaya çalışıyor. 

Bu politikaların sonucu artan yoksulluğun etrafı dini tarikatlarla kuşatılırken, evlilik yaşının düşürülmek istenmesinden, boşanmaların engellenmesine, nafaka hakkının gasp edilmek istenmesinden çok eşliliğin meşrulaştırılmasına, kadınların eşitlik haklarına yönelik saldırılar, çalışma ve yaşam koşullarının top yekun neoliberal ve muhafazakâr politikalar ekseninde şekillendirilmesiyle iç içe sürüyor. İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çeken kadın düşmanı iktidar, Medeni Kanun’a el uzatıyor.  6284 sayılı yasa tasarısı kaldırılmak isteniyor.

Ama kadınlar bütün bu olanlar karşısında susup oturmuyor. Dünya’nın dört bir yanında kazanılmış haklarını gasbetmeye çalışan iktidarlara karşı, halkları daha da yoksullaştırmayı hedefleyen uygulamalara karşı, emperyalist savaşlara karşı seslerini yükseltiyorlar.

Türkiye’de Agrobay’dan Corning’e, Özak Tekstil işçilerinden Burda Bebek’te direnen kadın işçilere, insanca çalışma koşulları için, eşit işe eşit ücret için, sendika seçme hakkı, insani çalışma koşulları için mücadelenin en ön saflarında yer alıyor kadınlar. Katledilen her bir kadın için sokakları, meydanları dolduruyor. Eğitimde örgütlenen gericiliğe, medeni haklara yönelik saldırılara, şiddete karşı kadınlar çıkarabildikleri her yerde ses çıkartmaya çalışıyor. Silah tüccarlarının, patronların zenginleşmesi dışında işçi ve emekçilere ölüm ve yoksulluk dışında bir şey getirmeyen, kadınlara “fethedilecek özel topraklar” olarak görülerek özel saldırıların gerçekleştirildiği savaşların karşısında kadınlar yaşamı ve barışı savunuyor.

Baskıyla, gözdağıyla kadınları susturmaya çalışanlara cevabımızı bu alandan veriyoruz. 

Daha geçtiğimiz ay bir kadının katledildiği Aliağa’da nüfusu 100 bini geçen ilçelerde açılması yükümlülüğü olmasına rağmen kadın sığınma evi yok.

Mahallelere ücretsiz kreş taleplerimiz yerine getirilmiyor.

 Çocukların sağlıklı beslenmesi için bir öğün ücretsiz yemek talebi görmezden geliniyor.

Şimdi yerel seçim nedeniyle bugüne kadar kadınların taleplerini görmeyenler, bir bir sıralıyor vaatlerini. Bizim vaatlere karnımız tok!

 Eşit, özgür şiddetsiz bir yaşam için bir aradayız. Kadından yana bir yerel yönetim için şiddeti önleyici tedbirlerin derhal alınmasını, şiddetle karşılaşan kadınların korunma ve hayata tutunması için sığınma evi ve istihdam olanaklarının yaratılmasını istiyoruz. Bütün mahallelere ve işyerlerine ücretsiz kreşler istiyoruz.

Makbul kadın olmayacağız, nafaka hakkından da, İstanbul Sizleşmesinden de, eşit yurttaşlık haklarımızdan da vazgeçmeyeceğiz.

Yoksulluğa karşı sabratmeyecek, insanca yaşam ve  güvenli, güvenceli, çalışma koşulları için mücadele edeceğiz.

Sağlıklı konutlarda barınma hakkı, güvenli kentler, güvenceli yaşam için dayanışmayı da mücadeleyi de yükselteceğiz.

Tarım alanlarını, sulak arazileri, ormanları maden şirketlerinin talanına açanlara karşı doğayı ve yaşamı savunmaya devam edeceğiz.

Emperyalist savaşlara karşı tüm dünyada barışın sesi olacağız,

Kadın ve LGBTİ düşmanı politikalarınıza karşı, birbirimizden, dayanışmamızdan, haklarımızdan, hayatlarımızdan ve mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.  Erkek egemen kapitalist düzeninize karşı, eşit, özgür bir hayatı kazanana dek örgütlü mücadelemiz devam edecek.  Ve kadın özgürlük mücadelemizde hiçbir kadın, hiçbir zaman yalnız yürümeyecek.

Yaşasın kadın dayanışması, yaşasın örgütlü mücadelemiz” ifadeleri kullanıldı.