KESERDE DÖNER, SAPI DA DÖNER

10 Ocak Gazeteciler Günü’müzün sözde kutlandığı, gazeteciler olarak konuşmaktan korktuğumuz, her eleştiri yaptığımız durumlarda teröristlerle bir tutulduğumuz ortamda, biz hem yaşamaya, hem de eleştirmeye devam edeceğiz. Eleştiren gazetecilere sokak ortasında veya kapalı kapılar arkasında yapılan saldırı ve tehditlerin arkasında, bizleri teröristler ile bir tutan bir zihniyet maalesef bulunuyor. Yargı benim terörist olduğuma karar verememiş ama bu zihniyet benim ne olduğumu çözmüş ve saldırıyı haklı çıkarmaya çalışıyor. Bunun sonucunda belki biz bu dünyada kaybedeceğiz ama onur ve haysiyet kavramları yücelmeye devam edecek.

Her olayın sonrasında olması gereken sonuçlarını insanoğlunun zamana bırakması beklenemez. Neticede insanoğlu sabırsızdır. Kendisine, sevdiklerine veya önemsediği değerlere saldırı, hakaret ve saygısızlık yapıldığı zaman cezasının biran önce verilmesini bekler. Yargıtay’da bir tane dosyaya dahi bakmayan insanların, Anayasa Mahkemesi’ne atandığını duyduğumuz bir ortamda, cezalarında çok adil ve zamanında verileceğini düşünmek doğru mu, bilemiyorum.

Bu sabırsızlığın içinde, insanoğlunun arasında çok bencil ve ikiyüzlü davranan insanların olması, bazen kişinin kendisini bile sorgulamasına sebep olur. Konuyu biraz gündem üzerinden anlatmaya çalışalım.

15 Ocak 2021 tarihinde evinin önünde saldırıya uğrayan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ı tanıyalım. 1975 yılında üniversite öğrencisiyken Manisa’da Ülkü Ocakları’nda başlayan siyasi hayatında, Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu Büyük Birlik Partisi’nin kuruluşunda görev alarak yaklaşık 17 yıl Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber siyaset yaptı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bize göre suikast, savcıya göre kaza sonucu vefatından sonra istifa ederek Ak Parti’ye geçti. 11 Haziran 2011 seçimlerinde Ak Parti’den Manisa milletvekili seçildi. 12 Eylül 2015 tarihinde Ak Parti Olağan Kongresinde Genel Başkan Yardımcısı ve Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı seçildi. 2019 Eylül’ünde Ak Parti’den istifa eden  Özdağ, 2019 Aralık ayında Gelecek Partisi’nin kuruluşunda yer aldı ve siyasete şuanda Gelecek Partisi’nde devam ediyor. 15 Ocak 2021 tarihinde 5 kişilik organize olmuş silahlı ve sopalı kişiler tarafından darp edildi. Darp edilirken silahla ölüm tehdidi var, sopalarla hayati organlarına yapılan darbeler var, hakaretler var. Hakaret ve küfürler ederek saldıran bu kişiler ile ilgili hukuk devleti miyiz, polis devleti miyiz tartışmalarının sürdüğü ortamda iki fail haricinde diğer failler yakalanamıyor. Cumhurun başı olan Cumhurbaşkanı’ndan, iç güvenliğimizin başı olan İçişleri Bakanı’ndan bir kınama veya en ufak bir açıklama yapılmıyor. BBP, MHP ve Ülkü Ocakları sessiz.

Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıyı soruşturan savcıyı tehdit edenler hakkında da herhangi bir işlem ve hukuki gelişme bulunmuyor. Savcı’nın tehdit edildiği ülke de hukuk var mıdır? Savcı, bu saldırıyı cürüm işlemek için çete kurma üzerinden dosya hazırlaması ile basit silahlı saldırı dosyası hazırlaması arasında dağlar kadar fark var. Ellerindeki sopalarla vurdukları hayati organların önemine göre, basit saldırı değil, öldürmeye yönelik saldırı olarak da dosya hazırlanabilir. Bunlar yargının takdiri ile oluşan dosyalardır ve bu olayla ilgili hiçbir açıklama yapılmaması, dosyayı basite alın, takdirinizi bu şekilde oluşturun algısı oluşturmaz mı?

Bu saldırıyı yapanlara benzer, saldırgan ve hakaret etmeyi seven başka grup insanlarda, bu sefer İçişleri Bakanı’mız Süleyman Soylu’nun annesi ile çekilen fotoğrafının altına saygısızca hakaret yazısı yazıyor. Süleyman Soylu’da haklı olarak hakaret sonrası tutuksuz yargılanması yapılacak kişinin serbest bırakılmasına tepki gösteriyor. Adalet Bakanımıza göre de, kanun neyse mahkeme ona göre yargılama yapıyor. Bakan Soylu’nun tepkisinden sonra kişinin sosyal medyasından Cumhurbaşkanımıza da hakaret ettiği tespit edilerek fail nihayetinde tutuklanıyor.

Yaklaşık 18 yıldır, Türk Milletini soykırımdan kurtaran, Anadolu’dan zorla sürülmesinin önüne geçen, Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret eden, mübarek annesi Zübeyde anamız hakkında ağıza alınmayacak laflar edenleri, hastane ziyaretinde bulunanların etrafında bulunan kişiler, bir gün mensup oldukları toplumdan ayrıldıklarında, aynı sessiz kaldıkları hakaretlerin başlarına geleceğini düşünmeleri gerekiyor.  Bu hakaretleri yapanların içinde olan mensubu oldukları bu toplumdan ayrıldıkları esnada, “davaya ihanet ettin” söylevi ile bu hakaret etmeyi kendilerine hayat felsefesi yapanların saldırılarına ve hakaretlerine maruz kalacaklarını düşünmeleri de gerekiyor. Aslında, keser de dönüyor, sapı da dönüyor. Sadece biz sabredemiyoruz.

Ayrıca merak ettiğim bir şey var. Kime sorsak vatanını seviyor. Neredeyse vatanını sevmeyen yok. Bu vatanseverlerin çoğu da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü seviyor ve minnetle anıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve annesi Zübeyde anamıza hakaret edenleri yüceltenlerin bulunduğu toplulukta sizin ne işiniz var denildiğinde nasıl bir ruh hali yaşıyor bu vatanını ve milletini sevenler, çok merak ediyorum.

Merak ettiğim diğer bir konu daha var. Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevdiğini ve minnetle andığını söyleyen, asker ve polislerimizin şehit edildiği zaman Şehitlerimizin annelerinin, çocuklarının ve eşlerinin vaziyetlerini görerek gözyaşı dökenlerin, namusumuz olan vatanımızı koruyan asker ve polislerimizi şehit eden terörist ve terörist sevicileri ile beraber nasıl aynı ortamda arkadaşça sohbet edebildiklerini ve dost olabildiklerini merak ediyorum. Siz, Atatürk'ün kurduğu ülkeyi ve milletini seviyor muydunuz?

Ben sabırla bekliyorum. İçinde kötülük, ikiyüzlülük barındıran, bencilce sadece kendi çıkarları için hareket eden bu farklı grupların içinde yer alanların, bir gün gelip keserin döndüğünü, aynı anda sapının da döndüğünü yaşayacakları o anı sürekli sabırla bekliyorum. Belki de elimizden beklemekten başka bir şey gelmiyor. Ama her yaşadığım gün birileri için, keserin ve sapının döndüğünü görüyorum. Bu içinde kötülük, ikiyüzlülük barındıran benciller, keserin ve sapın döndüğünü görürlerde ona göre hareket ederler mi? Bence görmezler. Çünkü kötülüklerinden dolayı kalpleri mühürlü ve gözleri kör olmuş. 

Sevgi ve saygılarımla…